Köklü Bir Alfabe
Arap alfabesi geçmişten günümüze kadar önemli değişimler geçirmiştir. Köken olarak Nebati alfabesinden devşirildiği düşünülen Arap alfabesi ürettiği yeni kelime hazinesi ile diğer dillere de kaynaklık etmiştir. Dünyada bilinen ilk Arapça eserlerin milattan önce 512 ‘ye ait olduğu düşünülmektedir. Arap alfabesi 28 harften oluşmasına rağmen olağanüstü genişlikte bir kelime haznesi türetilmiştir. Bu durumu herhangi bir Arapça kursu aldığımızda ayrıntılarıyla öğrenebilmekteyiz. Bahsettiğimiz dünyada tespit edilen ilk eserler ise günümüzdeki Suriye topraklarına denk gelmektedir. Arapça dili diğer dillerin aksine soldan sağa yazılmaktadır. Bu durumun Arap alfabesinin kökenini aldığı alfabelerin eski zamanlarda çivi ile tabletlere yazabilme kolaylığı oluşturmak adına yapılan uygulamalardan kaynaklandığı düşünülmektedir.
Bir Konuşma Dilinden Daha Fazlası
Dünya genelinde 300 milyon insanını anadili olarak kullandığı Arapça dli bir konuşma dilinin çok ötesindedir. Dünya üzerinde 1 milyardan daha fazla insan olduğu bilinmektedir ve bu insanların yüksek bir oranı ibadet dillerinde Arapça dilini kullanmaktadır. Arapça dili ülkelerin resmi dili olma açısından da önemli bir konuma sahip olup 25 ülke Arapçayı resmi dili olarak kabul etmektedir. Bu ülkelerin başında elbette 82 milyon kişiye yakın kişinin olduğu Mısır ülkesi gelmektedir. Mısır’ı 40 milyona yakın kişi ile Cezayir, 35 milyona yakın Sudan ve bu kişi sayılarına yakın olmak üzere Irak, Fas, Suudi Arabistan, Yemen, Suriye, Tunus, Ürdün, Libya ve Lübnan gibi ülkeler takip etmektedir. Bir Arapça kursu alarak bu kadar insanın kültürlerini yakından tanımak hem eğlenceli hem de ufuk açıcı olacaktır.
Arapçanın Diğer Dillerle Teması
Arapça köken olarak eski bir tarihe sahip olması dolayısıyla ondan sonra gelen çoğu yeni dile gerek barındırdığı kelime haznesi gerekse taşıdığı kültür dolayıyla etkisi altına alıp bir nevi analık etmiştir. Ondan sonra doğmuş İngilizce, Türkçe gibi yakından tanıdığımız diller herhangi bir bilimsel tahlil yapıldığı zaman ne kadar çok etkilendikleri açıkça görülebilmektedir. Bu durum her ne kadar kaçınılan bir durum olsa da kültürler etkileşim halinde olması dolayısıyla bu durumun önüne geçmek oldukça zordur.